Hayatımdaki ilk trafik kazasını yaptım. Türkiye trafiğinde şimdiye kadar hiç kaza yapmayınca burdaki trafikte daha da kaza yapmam diyordum ama olay hiç de öyle değilmiş. Siz ne kadar kurallara uygun hareket etseniz de bir şekilde olay sizi bulabiliyor. En baştan söyleyim, sağlık açısından iki tarafta da bir şey yok. Cana gelmedi mala geldi…
Ben kavşakta yeşil ışık eşliğinde düz giderken karşıdan gelen vatandaş önümden sağa dönmeye kalktı. Sonuç olarak kafadan girdim.
Trafik kazası bir anlık olay denir ya hep, hakikaten de öyleymiş. Arabayı farketmedim bile, bi anda önümde belirdi. Aklımda kalan sadece bi anlık fotoğraf – yavaş çekim video görüntüsü bile değil 🙂 Freni köklemişim, karşıdaki hatun gözleri portletmiş “aaaa” diye bana bakıyo… Sonrası suratımın ortasındaki hava yastığı ve hava yastığının tozu dumanı…
Kaza sonrası “vay amk kaza yaptık ya lan” diye olayı bi sindirdim. Hızlıca umarım karşıda da ciddi bişi yoktur, İngiltere’de kaza yapınca napıcaz ki diye bi düşündüm. Sonra da “ulan bu hava yastığının tozu ne pis bisiymiş ya” diye öksürerek dışarı çıktım. Hatuna iyi misin diye sordum, bana yeşil yanıyordu diye cevap verdi – Lafa bak… Ama en azından iyi olduğunu anladım 🙂
İlk söylediği şey yeşil yanıyodu olunca o an ben de bi tereddüt ettim. Halbuki eminim bana yeşil yandığına. Çünkü kavşağa girerken diğer şeritteki arabalar duruyordu. “En sağ şerittekiler sağa döneceği için duruyo ama orta şeritteki arabaların ilerlemesi lazım. Onlar duruyo ama ben gidiyom bi terslik olabilir bu işte” diye düşündüm ve trafik ışıklarını tekrar kontrol ettim. Düz gidenlere yönelik ileri ok yeşil yanıyordu. Orta şerit en öndeki araba stop falan etmişti heralde…
Sonra kavşağa girince BAM! çıkamadık kavşaktan… O anki hızımı net bilmiyorum ama ışıklarda durmadığım için ve hız sınırının 30 mph olduğunu da hesaba katarsak, arkadaşa en azından 20-25 mph (30-40km/s) civarında bir hızla girdiğimi düşünüyorum.
Karşıdaki arabanın sahibi eleman kavşağın çıkışındaki benzinlikte bekliyormuş, kız arkadaşı onu almaya gidiyormuş. Koştu geldi adam, onlar bi kenarda konuşmaya başladı. Ben de oğlanı okuldan almaya gidiyordum. Eşimi aradım haber vermek ve oğlanı sen al demek için ama ulaşamadım. Ben de okulu ve anneanneyi aradım, Efe’nin okuldan alınma organizasyonunu hallettim.
Ben bu telefon görüşmelerini yaparken arabanın sahibi orada bekliyor ama arabayı kullanan hatun kaybolmuş ortalıktan. Ben farkında değilim… Adamla konuştum, polisi arayacağız, onlar gelecek halledecek durumu değil mi? diye. Evet şu an arıyorum, polise bağlandım beklemeye aldılar diye telefonu gösterdi.
Sonra bi adam geldi yanıma, benim arkamdaki sürücüymüş. Ben, bize yeşil yanıyordu di mi? diye sordum, evet dedi. Sonra ismini telefonunu verdi, beni şahit yazdır, şahitlere ihtiyacın olacak diye. Vaaay dedim kral abiymişsin…
O sırada benzinlikten bi hatun bana el kol yapıyo. Ben onu diğer sürücü sanıyodum, çünkü arabanın sahibi adamla konuşuyodu az önce… Gittim yanına, meğerse o da diğer arabanın arkasındaki sürücüymüş. O da aynı şekilde sigorta şirketi için falan şahite ihtiyacın olacak diye adını telefonunu verdi. Yol bizim değildi, bu hatun kontrol etmedi döndü dedi. Ayrıca ortadan kayboldu, “çok garip çok garip (very weird)” deyince farkettim hatunun yokolduğunu…
Bir de bisikletli bi eleman vardı, olayın başından sonuna polisler gelene kadar bekledi. Polise ifade verdi, sonra gitti. En azından 2 saat falan beklemiştir orada.
Medeniyet, kültür, hak, hukuk, eğitim… artık adına ne dersiniz bilmiyorum ama insanlar çevrelerindeki bir olaya seyirci kalmıyor, bir şekilde müdahil olup tepkisini gösteriyor… Türkiye de böyle bir kaza yaşamadım veya birebir tanık olmadım, onun için insanlar nasıl tepki gösterir bilemiyorum. Umarım Türkiye’de de böyledir bu tip olaylar…
Arabanın sahibi olan adamla tekrar konuşmaya başladık, sürücü nerede dedim, bilmiyorum kayboldu telefonuna da cevap vermiyor dedi 🙂 Yapacak bir şey yok, üstelemedim polise anlatsın derdini… Arabaları çekelim yolun ortasından, trafiği engellemeyelim dedik ama arabaların ikisi de gidemiyor. Onun arabanın ön teker yamulmuş, benim araba da çalışıyor ama vitese geçmiyor. Elektrikli arabalar için güvenlik önlemi olarak kaza anında pil bağlantısı kesiliyor diye bir yerlerde okumuştum. Sanırım öyle olmuş, çünkü ekranda da pil seviyesi, tahimini menzil falan göstermiyor… (elektrikli arabaların da farlarının, radyosunun, ilk çalışmasının falan bildiğimiz akü ile olduğundan daha önceki yazımda bahsetmiştim)
Bu arada gayet sakinim ama arabada yalnız olmasam, özellikle o an Efe arabada olsa bu kadar sakin kalamazdım heralde.
Polisler geldi, ilk olarak sürücüler kimler dedi. Ben beyaz arabanın sürücüsüyüm dedim. Adam, ben diğer arabanın sahibiyim ama sürücü kayboldu, telefonla da ulaşamıyorum falan diyince “hmm ok ok” diye adamı susturup beni bi kenara çektiler olayı bi anlatsana noldu diye 🙂 ben de anlattım olayı, ilk soruları karşı taraftan alkol kokusu aldın mı oldu? Sonra polisi kim aradı diye sordular ben o adam aradı diyince “haa, belli zaten” dediler (“hmm, obvious”) – Niye böyle dediler anlamadım, bu konuyu bir araştıracağım. Polisi kimin aradığının ne gibi bir önemi var ki?
Sonra polisler adamdan kadının adını öğrendiler ve bulmak için evine bir ekip yolladılar. Sonra polis kayıtlarından anlaşıldı ki hatunun adı sigorta kayıtlarında sürücü olarak geçmiyor. Daha bomba olay: karşıdaki arabanın sigortası olmadığı anlaşıldı! Adam, vardı ya, olması lazım falan diye kıvranıyor ama polis resmi kayıtlarda sigortasız görünüyor diyor.
Polis, bana bu arada istersen senin sigortacıyı ara bildir dedi. Sigorta şirketini aradım, kazayı bildirdim. Telefonda “claim” oluşturmak çok kolay bir işlemmış. Sigorta prosedürünün nasıl işleyeceğini güzelce anlattı telefonda… Arabanın durumunu anlatınca büyük ihtimalle pert olacak dedi. Ama polisten gelecek raporda suç karşı tarafta ise kazasızlık indirimimin etkilenmeyeceğini öğrendim.
Kayınpeder geldi ortama, arabadaki eşyaları onun arabaya aktardık. Polisler çekici çağırmıştı, çekiciler geldi, arabaları götürdüler. Çekici kartını bıraktı, adres burada yazıyor, sigorta şirketine verirsin dedi. Sonra polis arabasına oturduk ve ifade yazdık. İfade kısmı aynı Türkiye’deki gibi: sana olayı anlatmana çanak tutacak sorular soruyor, sen kendi cümlelerinle anlatıyosun, o biraz resmi bir dile çevirip cevap olarak yazıyor.
Mesela ifadeyi ben yazıyor olsam karşıdaki hatunu tarif etmezdim, ama o cümle içerisine “1.60 boylarında, sarışın, hafif yapılı…” diye sokuşturuveriyor. Sonuçta adamların işi bu, kimbilir nelerle karşılaşıyorlar…
Polis, şu an hatunu bulamadık ama bir kaç gün içinde kendiliğinden ortaya çıkar dedi. Daha sonra bu konu mahkemeye taşınacak, oraya seni de çağıracaklar diye bilgi verdi. Bunun öncesinde, mahkemeye çağrılsan gider misin? Hatunla aynı ortamda bulunmanda bir problem var mı falan gibisinden bir sürü ‘rıza alma’ sorusu da sordu.
Sonra bana üzerinde iletişim bilgilerinin olduğu, ifade alma kağıdı gibi bir evrak verdi. Benim iletişim bilgilerimi sigorta şirketine de verirsin, onlar benden rapor isteyecek dedi.
Kayınpeder eve giderken, “yabancı olduğun için polisler bir ayrımcılık yapar mı diye düşünerek geldim ama bence gayet iyilerdi” dedi. Hakkaten de iyilerdi, hiçbir olumsuz bir durumla karşılaşmadım. Hatta açıkçası şimdiye kadar hiçbir yerde olumsuz bir durumla karşılaşmadım. Başka bir yazıda bu konuları daha detaylı yazacağım…
Kazayı ve ayrıntıları eşime anlatınca ilk tepkisi zaten senin başına normal bir olay gelmez, kaza yaparsan da sürücü sigortasız olur, kaçar, falan oldu 🙂 Düşününce gerçekten öyle ya… Bütün çetrefilli, ilginç olaylar beni buluyor ama sonunda bir şekilde çözüyorum…
Şahsi sloganım: “problem çözmek bizim işimiz ! ”
Bu trafik kazası hakkındaki diğer yazılarım:
Trafik kazası – Güncelleme (9 Ekim 2017)
Trafik kazası sonrası sigorta şirketinin çakallığı (5 Şubat 2018)
Trafik kazasi – Mahkeme ve final (11 Haziran 2018)