2 Haftalığına Türkiye’ye tatile gittik.
Tatile giderken “Türkiye’deyken de yazı yazar bloğa koyarım” diye düşünüyordum, sırf onun için laptopu da yanıma aldım ama hiç düşündüğüm gibi olmadı. Çok yoğun bir 2 hafta geçirdim, oturup yazı yazmak falan mümkün olmadı…
Şimdiden görüşemediğim kişilerden özür diliyorum… Hatta çoğu kişiye Türkiye’ye geldiğimi haber bile ver(e)medim. (Bu satırları yazarken başımı öne eğiyorum, o derece yani 🙂 )
2 haftalık Türkiye rotam şu şekildeydi:
Manchester -> İzmir havaalanı -> Kuşadası -> Bursa -> Eskişehir -> Kuşadası -> İzmir Havaalanı -> Manchester
Niye İstanbul değil de İzmir?
Çünkü Ağustos ayında uçak biletleri inanılmaz pahalı olduğu için tatil acentesinden paket tatil programı almak (uçak + Kuşadası 2 hafta otel) sadece THY’den Manchester-İstanbul uçak bileti almaktan bile daha ucuza geldi.
İngiltere’de okulların yaz tatili Temmuz’un ikinci yarısı ile Eylül’ün ilk haftası arası oluyor. 4 yaşından büyük çocuğu olan bütün aileler mecburen bu 1,5 aylık süre içinde tatile çıkıyor (İngiltere’de okula başlama yaşı 4). Bu arada da uçak biletleri neredeyse normalin 4-5 katına çıkıyormuş.
-muş diyorum çünkü daha önce böyle bir şey yaşamadığım için bu kadar olabileceğini hiç düşünmemiştim. Aslında eşim aylar öncesinden uyarmıştı ama tabi ben bu derece bir manyaklık beklemediğim için “6-7 ay önceden tatil planı mı yapılır yeaa?” diye ağustos böceği stayla takıldım… Sonuç biraz acıttı ama öğrenmiş oldum 🙂
Türkiye’ye geldiğimiz gibi havaalanında araba kiralama şirketinden “Türkiye’ye hoşgeldin!” tokadı yedik…
2 haftalık tatil boyunca ulaşım işini 2 haftalık araba kiralayarak hallettim. Ya da hallettiğimi sanıyordum 🙂
1 ay önceden parasını ödediğim rezervasyon için 2 gün daha uğraşmam gerekti. Sonraki yazıyı tamamen bu konuya ayıracağım ama kısaca “Avec Car Rental” (www.aveccarrentals.com) dan araba kiralamayın!
Yazıyı yazdım buradan buyrun -> “Avec Car Rental ve araba kiralama fiyaskosu“
Yeri gelmişken bu konuyla da alakalı genel bir serzeniş yapayım…
Sene olmuş 2018, resmen 21.yüzyıldayız ama hala manuel vites araba diye bir kavram var!
Kardeşim siz manyak mısınız? Bu nasıl bir zevktir ya? Debriyaj, vites, devir… ohoooo…
Türkiye’den 2 yıl gibi bir süre uzaklaşıp 2 yıl sonra ülkenin, daha önce yaşadığım yerlerin halini görünce baya bi şaşırdım açıkçası. Kentsel dönüşüm ve çevre açısından çok acaip işler yapılmış. Gerçi bu yeni bir şey değil yıllardır iğrenç işler yapılıyor ama 2 yıllık tahribatı bir anda topluca görünce daha bi üzülüyo insan…
Bu konuyu da ‘Çevre ve Teknoloji’ kategorisinde bir yazı ile uzun uzun anlatayım.
Yazıyı yazdım buradan buyrun -> Türkiye ve İngiltere’de kentsel dönüşüm
Sonuçta araba kullanmayı Türkiye trafiğinde öğrendik ama 2 yıldır İngiltere’deki trafiğe çok alışmışım. Türkiye’de trafik dediğimiz şey resmen kaos arkadaşlar. Sürekli tetikte olmalısınız çünkü genel olarak trafik kurallarına dikkat edilmediği için diğer arabaların ne yapacağı belli olmuyor. Sürekli tetikte olmakta bi yerden sonra stres seviyesini arttırıyor falan falan işte…
Kendimce İngiltere ve Türkiye’deki trafiğin farkını da bir yazıda anlatayım.
Yazıyı yazdım buradan buyrun -> Trafik: Türkiye vs İngiltere
Bir de son olarak fiyatlar çok artmış ya! Yani öyle böyle değil, baya artmış. Tamam Pound’a çevirince (cidden maalesef) bana çok pahalı gelmiyor ama 2 yıl önce bıraktığım yer ile şu an arasında büyük fark var… Bunu en çok kebapları gömerken hissetim 🙂 2 yıl önceki fiyatlar neredeyse %50 artmış. Bu konuda daha uzun bir yazı yazmıcam çünkü bunu zaten benden daha iyi biliyorsunuzdur. Gereksiz yere ahkam kesmeye gerek yok 🙂
2 hafta göz açıp kapayıncaya kadar geçti… Zaten tatil kavramı ayrı bi güzel, bir de İngiltere’ye döndüm iki gündür hava soğuk ve yağmur yağıyor. Dışarda ince bir polar montla geziyorum, o derece ya! Evet, Ağustos ayında mont giydim! Bi 2 hafta daha tatil yapaydık çok iyi olacaktı 🙂