İngiltere’de karşılaşacağınız ilk bakışta ilginç gelen ama düşününce mantıklı gelen vergimsi bir konudan bahsedeceğim. Tv Lisansı…
Şimdiye kadar blogda tv lisansı hakkında bir şey yazmamıştım. Bilmeyenler için kısaca açıklayayım. Bu lisans TRT katkı payı gibi bişi. BBC katkı payı diyebiliriz. Yok ya, diyebiliriz değil, aslında tam olarak BBC katkı payı. Ama bu noktada şöyle temel iki fark var.
Birincisi, bu parayı sizden dolaylı olarak değil gayet açık açık alıyorlar. Öyle elektrik faturasının içine gizleyerek ya da bir ürün alırken bilmemne vergisi olarak almıyorlar parayı. Açık açık tv lisansı diye alıyorlar. Ayrıca eğer tv izlemiyorsanız, “ben canlı tv izlemiyorum, internet üzerinden de canlı olarak BBC izlemiyorum” diyip ödememe hakkınız var.
İkincisi, BBC cidden bağımsız ve gerçekten kaliteli içerik üretiyor. Parayı halktan topladıkları için reklam verenlere şirin gözükelim, iktidara şirin gözükelim falan diye bir dertleri yok. Hükümetin borazanı değiller mesela. Haberlerde veya politik içerikli programlarda (evet bazen çok sıkıcı şeyler izliyorum) yayın politikası olarak objektif davranmaya çalışıyorlar ve çoğu zaman muhalif şekilde hükümeti çatır çatır eleştiriyorlar.
Kaliteli içeriklerden aklıma gelen şöyle bir kaç örnek vereyim:
Peaky Blinders (baya güzel bir dizi)
Sherlock (bu kısa dizi serisini izlememiş olan varsa sayfayı kapatıp lütfen önce bunları izlesin sonra konuşalım)
Doctor Who (yılların eskitemediği kült dizi)
The Office (Ricky Gervais)
Planet Earth (David Attenborough)
Blue planet (David Attenborough)
Match of the Day (Maçlardan sonra stüdyoda yapılan yorum programı… ama böyle deyince bizdekiler gibi değil tabi…) Bakın buraya bu program için yapılan bir yorumu bırakıyorum. Kısaca vıcık vıcık paraya bulanmış endüstriyel futbol içinde 54 yıldır yoluna reklamsız sponsorsuz devam eden futbol özetleri programından öte bir şey diyor…
More than just a mere football highlights show, Match of the Day forms an essential part of the English football experience, with its highlights, graphics and pundit format having barely changed at all since its debut 54 years ago. And perhaps most importantly, it remains one of the only advertiser-free zones of money-drenched modern football.
Top Gear (Şahsen hazzetmiyorum ama baya ünlü araba programı işte, bilen bilir)
Strictly Come Dancing (Ünlülerin – ya da eski ünlülerin 🙂 – dans ettiği yarışma programı)
Mesela dizi olarak Peaky Blinders ve Sherlock’u herhangi bir TRT dizisi ile karşılaştırma yapmayı bırak aynı cümle içinde kullanamazsın. Ayıptır.
Ayrıca zaten Doctor Who’dan bahsederken saygı duruşuna geçilmesi gerekiyor. Postere bakın hele postere… 50 yıl diyo… siyah beyazdan başlıyo… pehey…
Bakın daha David Attenborough’un belgesellerine gelmedim bile çünkü dünyada eşi benzeri yok. Bu belgesellerden daha iyi şu an aklıma bir tek Cosmos geliyor.
Maalesef TRT’nin yaptığı / yaptırdığı şöyle bir tane örnek bir yapım aklıma gelmiyor. Araştırsak mutlaka vardır güzel bir kaç bişi de ilk anda aklıma gelmiyor. TRT diyince benim aklıma televizyon kanalından çok daha farklı şeyler geliyor ne yazık ki 🙁
İngiltere’de tv lisansını adres başına alıyorsunuz. Yani evdeki her tv için değil, ev başına alıyorsunuz. Ücreti yıllık £154. Bütün işlemleri online olarak https://www.tvlicensing.co.uk/ adresinden halledebilirsiniz.
Ödemezseniz ne olur? Cezası var diyollar… Eve geliyolarmış, denetleme yapıyolarmış falan falan… Bize hiç denk gelmedi ama biz ödediğimiz için haliyle ne diye denetleme gelsinler di mi? O kadar para vermişiniz, arada açın televizyonu izleyin mi desin adamlar?
İlla ödemeyeceğiz diyosanız sayfasına girin bakın, bir kaç başka kaynağa da bakın bi araştırın. Canlı tv yayını veya catch-up olarak BBC izlemiyoz, biz sadece kitap okuyoz diye yırtabiliyosunuz sanırım 🙂 (Ama cidden tv izlemiyo olmanız lazım, evdeki antene falan bakar adamlar sonuçta, o kadar da saf değiller)