“İlk izlenimler” serisinde bu sefer posta, spor, publar ve marketlerdeki self servis ödeme var.
∼∼∼∼∼ Posta ∼∼∼∼∼
Burada posta çok fazla kullanılıyor. Her işi posta ile hallediyorlar ya. Çok şaşırdım ben buna, bütün devlet kurumları, polis, NHS, banka falan posta ile bişiler yolluyor.
Postacı habire bişiler bırakıyor kapıya, mektup olmazsa en kötü reklam, broşür, beleş yerel gazete falan geliyor.
Burada posta kurumu gayet güvenilir olduğu için Türkiye’deki gibi özel kargo şirketleri yaygın değil. Sanırım sadece yurtdışı koli gönderimlerinde kullanılıyor. Abartmış gibi olmıyım ama ehliyet başvurusu yaparken pasaportunu polise bildiğin mektupla postalıyorsun… (Edit: Ehliyet yazısının linkini aha buraya bıraktım)
Posta ile mektup yollamayı unutmuş olanlar için (ya da benden küçük olan biri ben Türkiye’de hiç mektup yollamadım dese şaşırmam cidden :)) 2 yol var:
1-) Kırtasiyelerden, card shoplardan*, kitapçılardan falan pul alıyorsun, yalayıp zarfının üzerine yapıştırıyor ve resimde gördüğünüz şirin kırmızı kutulara atıyorsun.
2-) Ya da posta ofisine gidiyorsun. (Bonus olarak İngilizce öğrenirken ilk ünitelerdeki “Excuse me, where is the nearest post office?” kalıbını kullanabilirsin)
Post office’ler küçük bir ofis olabiliyor. Benim oturduğum semtteki posta ofisi WHSmith (Kitapçı diyebiliriz) mağazasının içinde ufak bir alan. Subway restoranının içinde camlı bölme ile ayrılmış iki çalışanı olan posta ofisi var ya (bkz. İngiltere’ye gelince ilk işlemler) Hatta AVM’lerde sigara satan ufak dükkanlar olur ya, aynı onun gibi post office’ler var burdaki AVM’lerde.
*card shop: Burada önemli günlerde kartpostal yollama geleneği hala tam gaz devam ediyor. Bunun için sadece kartpostal satan dükkanlar var. (ve bundan kar ediyolar ki, çok merkezi yerlerde bir sürü cardshop var)
∼∼∼∼∼ Spor -> Futbol/Rugby/Kriket – Golf ∼∼∼∼∼
– Burada futbol konusunda herhangi bir şey dememe gerek yok sanırım.
– Basketbol ile ilgili herhangi bir şey görmedim, ne bir basket sahası-potası, ne de haberlerde denk geldim. İlgilenen için vardır belki bazı aktiviteler ama benim basketbol ile hiç alakam yok .
– Rugby ve kriket baya yaygın. Televizyonda birkaç rugby maçı izledim, amerikan futbolunun kasksız ve daha az sert olanı. Bana ters geldi – Liseli ergen gibi topu alan koşuyo, birbirlerinin üstüne atlıyolar falan… Kriket biraz daha mantıklı bişi gibi görünüyor ama oturup izlemedim daha. Old Trafford’un yanında kriket sahası var, önünden tramwayla geçerken hep bi kriket maçına gideyim de izliyim diye aklıma geliyor ama ne zaman gaza gelir giderim bilmiyom.
– Her taraf yeşillik, dolayısıyla bir sürü golf sahası var. Bu kadar golf sahası olduğuna göre oynayanda var heralde. Zengin olunca ben de oynarım 🙂
Google map’ten Manchester havaalanı çevresine 500m ölçekli bakınca ekrana 4 tane golf sahası sığdırabildim. (Bunu niye yaptım bilmiyorum ama ekran görüntüsü bile aldım)
∼∼∼∼∼ Publar ve gece hayatı ∼∼∼∼∼
Gece hayatı diye yazdım ama ufaklıktan dolayı geceleri pub / bar falan öyle bir hayatımız yok. Reyting olsun diye başlığa öyle yazdım 🙂
İnsanlar baya iyi içiyo burda, çok sayıda pub var etrafta. Bizdeki cafelerin veya restoranların içki servisi olanları gibi düşünebiliriz. Çeşit çeşit pub var; naklen maç yayını veren biraz daha bar gibi olanlar, geniş geniş koltukta oturup muhabbet ettiğin publar, çoluk çocuk gidip takıldığın publar bile var – çocuklar için pofuduk oyun yeri olan falan…
Mahalleli için sosyalleşme mekanı gibi düşünülebilir. Yıllar önce turist olarak geldiğim zaman akşam yerel bir tanesine gitmiştik “quiz night” vardı – herkese kağıt kalem dağıtılmış, elemanın biri mikrofondan sorular soruyo millet kağıtlara cevapları yazıyo, en çok bilene yemek-bira ödülü falan veriliyo… ilk defa görmüştüm öyle bişi, çok hoşuma gitmişti.
Yerel pubların çok enteresan isimleri oluyor. Swan with two nicks, george and the dragon falan gibi. Sebebini hanıma sordum ama o da bilmiyor, pub isimleri böyle oluyo işte dedi geçti… İnternetten baktım hakkaten öyleymiş, wikipedia da konusu açılmış o derece yani. Merak ettiyseniz linkini aha « buraya » bırakıyorum, bir sürü kategoride değişik pub isimleri var. Komik, kötü, korkunç veya anlamsız bir sürü pub ismi varmış.
∼∼∼∼∼ Marketlerdeki self servis ödeme ∼∼∼∼∼
Süpermarketlerde isteyenlere self servis kasa var. Kasiyerli kasalarda sıra beklemeden self servis kasaya ürünleri kendin okutup nakit veya kartla ödeyip gidiyorsun.
Hatta bizim buradaki Tesco’da istersen barkod okuyucu ile geziyorsun ve ürünleri alışveris arabasına koyarken okuyucuya okutuyorsun. Sonra çıkarken okuyucuyu yerine koyarken ödemeyi yapıp çıkıyorsun. Alışveriş arabasından kasaya indir, okut, poşete doldur yapmıyosun. Ürünleri alışveriş arabasına koyarken barkod okuyucuya koyup poşetliyosun sonra direk otoparkta arabanın bagajına indiriyosun…
Bu self servis ödeme konusunda Türkiye ile karşılaştırma yapmak gibi bir hataya düşmeyeceğim, bu karşılaştırmayı sizin hayal gücünüze bırakiyorum 🙂