Geçenlerde bi Cumartesi günü öğlen evin yakınlarında bi kavşakta trafik kazasına şahit oldum.Haklı olan sürücüye gidip isim ve telefonumu verdim. Beni şahit yazdırabilirsin dedim. Detaylar…
Blogu takip edenler veya eski yazıları okuyanlar bilir, ben de 3 yıl önce İngiltere’de hayatımdaki ilk (ve umarım tek) trafik kazasını yapmıştım. Ve bu trafik kazası ve sonrasında olan olaylar hakkında tam 4 tane (yazıyla dört) yazı yazmıştım. Eğer o yazıları okumadıysanız hızlıca bi okuyup gelmenizi öneririm. Buyrun linkler:
Trafik kazası (18 Eylül 2017)
Trafik kazası – Güncelleme (9 Ekim 2017)
Trafik kazası sonrası sigorta şirketinin çakallığı (5 Şubat 2018)
Trafik kazasi – Mahkeme ve final (11 Haziran 2018)
Not: Bu yazılara bi ‘mutlu son’ daha ekleyeceğim. Tam 3 yıl sonra sigorta şirketimden benden kestikleri excess’I sonunda(!) geri ödeyecekleri haberini aldım. Kendileri artık ‘eski’ sigorta şirketim oldular ama yine de delikanlı bi şirketmiş. Seneye iyi fiyat verirlerse geri dönebilirim 🙂
Kısaca kazayı anlatayım. Hatta olayı muhteşem çizim yeteneğim ile çizdiğim şema üzerinden anlatayım. (Olayı anlattıktan sonra bu şemayı nerde niye çizdiğimi de anlatacam – sabırlı olun)
Dünyanın en anlaşılır krokisini çizdiğim için olayı anlatmaya gerek yok ama yine de anlatayım. Bu arada sağ üstteki otel kelimesinin İngilizcesi hotel ama olsun o sadece gereksiz bir detay. Zaten krokide otel ve kiliseyi niye belirtme gereği hissettim bilmiyorum. Bak hele bak, kendimi de ‘Me’ diye işaretlemişim. hahaha
Gördüğünüz üzere 3 araba kavşaktayız. Başka arabalar da vardı ama haliyle olayı basitleştiriyorum 🙂
Ben sol şeritten paşa paşa düz gidiyorum. Karşı yönden siyah bi Opel Corsa geliyo, o da düz gidiyor. Bi de benim önümde beyaz bi Mercedes var, o da sağa dönecek.
Trafik ışıkları bizim için yeşil yanıyordu. Yani düz gidecekler için. Bu kavşakta sağa dönüş için ayrıca bir de yeşil ok olan bir ışık var. O yanmıyordu. Onun için sağa dönecek araçlar KARŞIDAN ARAÇ GELMİYORSA, YOL BOŞ İSE dönebilirler.
Bu yeşil ok yandığı sırada karşı tarafa kırmızı yanıyor, ki bu arabalar ferah ferah sağa dönsünler. Bi süre sonra bu yeşil ok sönüyor ve karşı tarafa yeşil yanıyor, karşıdaki arabalar düz gitmeye başlıyor. Sağa dönecek araçlara kırmızı yanmıyor çünkü EĞER yol boşsa gereksiz yere beklemesinler, dönsünler. Burada trafik kuralları böyle.
Ama önümdeki Merso hiç sallamadı dönmeye kalktı. Yeşil ok olayından haberi yok adamın büyük ihtimalle. Ben karşıdan gelen arabayı da gördüğüm için, içimden “aha kaza olacak lan” dedim. Ve güm çarptılar!
Yukarıda yaptığım uyarıyı dikkate alıp trafik kazası yazımı okuyan ve IQ’su belli seviyenin üzerindeki sevgili okuyucular içinden hemen “aa aynı senin yaptığın kaza gibi, denyonun biri karşıdan gelen araçlara dikkat etmeden sağa dönmeye kalktı” dedi bile. Hissediyorum şu an. Böyle şeyleri iyi hissederim ben.
Önümde kaza olunca ben yavaşladım, kırmızı yandı ve kavşakta durdum. Arabalardan indiler. Beyaz Mersodan sarışın bi adam indi. Siyah Corsadan da bi kadın indi, yolcu kapısından da elinde avuç içi kadar olan köpeğiyle dokunsan ağlayacak gibi şaşırmış bir yüz ifadesiyle genç bi kız indi.
Bunları izlerken yeşil yandı ve ilerlemek zorunda kaldım. Ama ilerden döneyim de olaya müdahil olayım, başıma iş çıkarayım diye düşündüm. Sonuçta semt bizim, mahalle bizim! Yakarız bu gezegeni! Birlikte yaşam için gereken asgari kurallara uyacaanız…
Neyse ilerden bi yerlerden dönüp otelin araba parkına parkettim, kaza yerinin ordaki köşeye. Siyah arabadakilerde tam o köşeye konuşlanmış, şöför hanımabla telefonla konuşuyodu. Sanırım sigorta şirketiyle konuşuyodu. 1-2 dakika konuşmasını bitirmesini bekledim. Anladığım kadarıyla kaza sırasında oralarda olan bir yaya da bunlarına yanına destek olmak için gelmişti. İlk gördüğümde ağlamaklı olan genç kız ilk şoku atlamış, bu yaya kadın ile konuşuyolardı.
O anlamsız bekleme kısmı biraz komik oluyo. Ya da böyle durumlarda bana öyle geliyo. İşyerinde falan birisiyle konuşmak için masasına gidersin, ama o sırada telefonla konuşuyodur. O telefon konuşmasının bitmesini (afedersiniz mal gibi 🙂 ) beklerken anlamsızca yere, tavana falan bakarsın. Baktın konuşma uzuyo telefonuna bakarsın, hiç whatsapp mesajı yoktur. Allah allah hiç bi grupta konuşma olmamış, çok garip. Bi facebook’a mı baksam, Twitter’a girersek çıkamayız… yoksa şimdi gitsem sonra mı gelsem derken konuşma biter… işte öyle bişi…
Ne diyodum ben ya? Hah! kadının telefonla konuşmasının bitmesini bekliyodum. (Bu karantina işi yaramadı bana ya, konstantre olamıyorum 🙂 ) Neyseki konuşmayı çabuk bitirdi. Dedim merhaba. Ben öbür arabanın arkasındaki sürücüyüm, adım ve telefon numaram burada yazıyor. Polis ve sigorta şirketi için şahite ihtiyacın olursa şahitlik yapabilirim. Kazada sen haklıydın, o arabanın sana yol vermesi gerekiyodu falan falan…
Sonra iyi misiniz? Polisi aradınız mı? Sigorta şirketini aradınız mı? Sonra daha önce benim başımdan da geçti. Eğer karşı tarafın adını, numarasını, sigorta şirketini öğrenirseniz sizin için iyi olur, bürokratik işleriniz kolaylar dedim. Tamam dediler, genç kız fıtı fıtı gitti adamla konuştu geldi.
Sonra bunların iyi olduklarından emin olduktan sonra dedim kusura bakmayın benim gitmem lazım ama dediğim gibi beni şahit yazdırabilirsiniz. Tekrar bi ton teşekkür faslı…
Trafik kazamı anlattığım yazıda “aa kral abiymişsin” diye bahsettiğim arkamdaki sürücü vardı. Gelip bana adını telefonunu bırakmıştı şahit yazdırmam için. Olaydan 3 yıl sonra ben de aynı şekil yaptım. Benim arkamdan da aa kral adammış demişlerdir heralde. Ben olsaydım derdim 🙂
Olaydan 3-5 gün sonra kadının sanırım erkek arkadaşı telefonla aradı, numaranı sigorta ve avukata vereceğiz tekrar teyit etmek için aradım diye. (Bak ben bunu yapmamıştım, direk verdiydim isim ve numaraları 🙂 ) Dedim ver tabi ya.
Ondan bir kaç gün sonra da önce avukat sonra da sigorta şirketi arayıp kısaca kazayı tarif etmemi istediler ve adresimi sordular. Tanık formu yollayacağız diye. O sırada avukattan karşı taraf suçunu kabul etmediği için dava açtıklarını öğrendim. Ya bu insanlar katyen eğitilmezdir ya!
Nasıl bi kafayla hala kendisinin haklı olduğunu düşünüyor acaba? Neyse ki iktidarımızda bu kafaların hepsini önce taşocağına yollayacağız, sonra da bi şekilde eğiteceğiz! (Taşocağında çalıştırıp yorunca, eğitim kısmı biraz daha kolay olur, iyice bi yerleşir diye tahmin ediyorum)
Evet, yukardaki o muhteşem şemayı da bu formları doldururken çizdim.